• On 27 Mayıs 2015

27/05/1960 Askeri Müdahalesi I

Bilindiği gibi 14/05/1950 tarihli Milletvekili Genel Seçimi, Osmanlı Devleti döneminde yapılanlar dâhil anılan tarihe kadar yapılan seçimler içinde ilk ve tek demokratik nitelikteki seçimdir. Bu tarihten önce yapılan hiçbir seçim demokratik ilkelerle bağdaşmadığından gerçek bir seçim olarak kabul edilmemektedir.

14/05/1950 tarihli MGS sonuçları şöyledir:

Siyasi Partiler Genel Başkan Oy
sayısı
Oy
Oranı %
Milletvekili
Sayısı
Demokrat Parti Celal Bayar 4.391.694 55,2 416
Cumhuriyet Halk Partisi İsmet İnönü 3.148.626 39,6 69
Millet Partisi Yusuf Hikmet Bayur 368.537 4,6 1
Bağımsızlar 44.537 0,6 1
Toplam %100 487

Görüldüğü üzere 14/05/1950 tarihli MGS ile henüz kuruluşundan fazlaca bir zaman geçmemesine rağmen Demokrat Parti (DP) büyük bir farkla TBMM’deki çoğunluğu ele geçirmiştir. DP anılan seçimlerde aynı zamanda cumhuriyetin ilanından itibaren tek başına ülkeyi yöneten CHP’nin mutlak iktidarına da son vermiştir. 14/05/1950 tarihli MGS’nin, bu tarihe kadar yapılmış ilk demokratik seçim olması, DP’ye ülke yönetimine demokratik usullerle gelen ilk siyasi parti unvanı vermektedir. Ülkemizde 14/05/1950 tarihli MGS’den önce zaman zaman yoğunlaşan otoriter yönetim uygulamaları söz konusu olmuştur. Esasında yukarıda verilen tablo, seçmen kitlesinin anılan otoriter yönetim uygulamalarına yönelik tepkisini de yansıtmaktadır.

Diğer taraftan DP’nin kurucuları belirli bir süre CHP saflarında siyaset yaptıktan sonra anılan partiden ayrılan kişilerdir. DP’nin kuruluş tarihi 07/01/1946 olmakla birlikte, partinin kuruluş süreci 1945 yılında başlamıştır. 07/06/1945 tarihinde verilen “Dörtlü Takrir”in reddedilme tarihi 12/06/1945 olduğuna göre, DP’nin kuruluş süreci bu tarihten başlatılabilir[1].

Belirli bir süre DP’nin kuruluşuna izin vermeyen dönemin hükûmeti, anılan partinin örgütlenmesini tamamlamadan onu baskın bir seçimle elimine etmek için 8. Dönem MGS’nin 21/07/1946 tarihinde yapılmasına karar vermiştir. Demokratik güvencelerden yoksun şartlarda gerçekleştirilmesine ve DP’nin daha yeni kurulmuş ve örgütlenmesini tamamlamamış olmasına rağmen anılan tarihli seçimlerde DP büyük bir başarı göstermiş ve 64 milletvekili ile TBMM’de temsil edilmeye hak kazanmıştır.

21/07/1946 tarihli MGS sonuçları şöyledir: (DP’nin milletvekili sayısı, bağımsız giren milletvekilleriyle birlikte 66’dır)

Siyasi Partiler Milletvekili Sayısı
Cumhuriyet Halk Partisi 395
Demokrat Parti 65
Bağımsızlar 6
Toplam 465

DP 14/05/1950 tarihli 9. Dönem MGS’de gösterdiği üstün başarısını, 02/05/1954 ve 27/10/1957 tarihli MGS’lerde de devam ettirmiştir.

02/05/1954 tarihli 10. Dönem MGS sonuçları şöyledir:

Siyasi Partiler Genel Başkan Oy
sayısı
Oy
Oranı
Milletvekili
Sayısı
Demokrat Parti Adnan Menderes 5.151.550 57,61 502
Cumhuriyet Halk Partisi İsmet İnönü 3.161.696 35,35 31
Cumhuriyetçi Millet Partisi Osman Bölükbaşı 434.085 4,85 5
Bağımsız 137.318 1,53 3
Türkiye Köylü Partisi Tahsin Demiray 57.011 0,63 0
Toplam 8.941.660 100,00 541

27/10/1957 tarihli MGS sonuçları şöyledir:

Siyasi Partiler Genel Başkan Oy
sayısı
Oy
Oranı
Milletvekili
Sayısı
Demokrat Parti Adnan Menderes 4.372.621 47,87 424
Cumhuriyet Halk Partisi İsmet İnönü 3.753.136 41,09 178
Cumhuriyetçi Millet Partisi Osman Bölükbaşı 652.064 7,13 4
Hürriyet Partisi Fevzi Lütfi
Karaosmanoğlu
350.597 3,83 4
Bağımsız 4.994 0.05 0
Toplam 9.133.412 100,00 610

DP’nin olağan yollardan ya da demokratik seçimlerle iktidardan gitmesinin mümkün olmadığını anlayan dönemin ekonomik, askeri ve bürokratik elitleri 27/05/1960 tarihli Askeri Müdahale ile ülke yönetimine el koymuşlardır. Ayrıca dönemin Başbakanı Adnan Menderes Kütahya’da Silahlı Kuvvetler tarafından tutuklanmıştır.

Dönemin yargı bürokrasisinin büyük desteğiyle gerçekleştirilen darbe sonrası 14/10/1960’ta başlayan Yassıada Davaları, 15/09/1961’de karara bağlanmıştır. Anılan davalarda 592 sanıktan 288’i için idam istenmiş, bunlardan 15’i idam cezası alırken, 31’i müebbet hapis cezasıyla cezalandırılmıştır. 418 sanık da çeşitli cezalara çarptırılmıştır. Cezaları onaylanan Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan 16/09/1961 tarihinde idam edilirken, 17/09/1961’de de Adnan Menderes İmralı Adası’nda idam edilmiştir.

27/05/1960 Askeri Müdahalesini gerçekleştiren Milli Birlik Komitesi, Askeri Müdahalenin gerekçesini şöyle açıklamıştır:

“Yürürlükteki Anayasa idare tarafından çiğnenirse o idarenin meşruiyeti şüpheye düşer. Onun için biz birkaç seneden beri memlekette Anayasa’nın ihlal edildiğine şahit olduk. Fakat sabırla bekledik ve içten temenni ettik ki bu yol parlamenter nizam içinde mecliste halledilsin. Son bir aylık hadiseler memlekette büyük üzüntüye sebep oldu ve demokrasi hayatımız bir çıkmaza girdi. Fakat bütün ümit ve beklememize rağmen parlamentoda bunun düzelmesine gidilmedi. Diktatörlüğe gidileceğinden bütün memleket endişeye düştü ve bu hal ayrı partilere mensup vatandaşların münasebetlerini de güç hale soktu. Bu durum karşısında memleketin ve milletin iç ve dış tehlikelerden korunması sorumluluğunu üzerinde taşıyan Türk Silahlı Kuvvetleri, kötü şekilde yürütülen bu iç mücadelenin memleketin dış emniyetini de tehlikeye soktuğunu gördü. Bunun hem Ortadoğu bölgesinde sulh ve sükunu temin, hem de Anayasa’nın her türlü tesirden azade bir hale getirilmesi maksadıyla Türk Silahlı Kuvvetleri kendi sorumluluğu dahilinde düzeltmeye karar verdi.”

[1]    Dörtlü Takrir, 07/06/1945 tarihinde CHP milletvekilleri Celâl Bayar (Mahmut Celalettin Bayar), Bekir Refik Koraltan, Ali Adnan Menderes ve Mehmet Fuad Köprülü’nün Meclis grubunda açık olarak görüşülmek üzere verdiği önergeye verilen addır. Dört kişi verdiği için “Dörtlü Takrir” adıyla anılımaktadır. Takririn ya da önergenin amaçları; Türkiye’nin tek partili sistemden çok partili siyasi hayata geçmesi, seçimlerin serbestliği ilkesinin kabulü, üniversitelere özerklik verilmesi, tek dereceli seçim sistemine geçilmesi ve yürütme erkinin CHP’nin tasallutundan kurtarılmasıdır. Menderes ile Köprülü Vatan Gazetesi’nde muhalif yazılar yazmaya başlayınca 21/09/1945 tarihinde her ikisi de CHP’den ihraç edildi. Buna tepki gösteren Bekir Refik Koraltan’ın CHP’den ihraç edilmesini, Celâl Bayar’ın hem milletvekilliğinden hem de CHP’den istifası izlemiştir.

Dörtlü Takrir ile ilgili ayrıntılı bir çalışma için bkz.: Osman Akandere, “Bir Demokrasi Beyannamesi Olarak “Dörtlü Takrir’in” Amacı ve Mahiyeti”, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, S. 9, 2003, ss. 5-28.

%d blogcu bunu beğendi: